M3GAN – Megan (2022) Film İnceleme
“Annabelle’in Terminatör’le buluştuğu bir katil bebek filmi yapsak hoş olmaz mı?” fikrinden yola çıkan yapımcılar James Wan ve BlumHouse Film’in sahibi Jason Blum bir araya gelerek oyuncak bebekli korku sinemasına yeni bir boyut kazandırmak istemişler. Daha önce “Testere” serisi, “Korku Seansı” üçlemesi, “Annabelle” gibi otuza yakın korku filminde imzası bulunan James Wan, tam bir korku filmi üretme makinası, aynı şekilde Jason Blum da dünya sinemasına birçok film kazandırmış sıra dışı bir yapımcı ve yapım şirketi patronu. “Megan” da bunca tecrübenin ürünü olarak geçmişte beyaz perdede boy göstermiş birçok filme göndermeler barındıran, daha önce yapılmış benzer filmlere başka bir açıdan bakan ve günümüz sorunlarına da değinen bir yapım. Bu kadar çok tecrübe bir araya gelince ve bu kadar çok yapımdan parçalar bir araya gelince ortaya çok leziz bir yemek çıkmasını bekliyoruz ancak Megan lezzetli bir yemekten ziyade karman çorman bir salataya dönmüş.
Film trajik bir trafik kazasıyla başlıyor, hatta biraz da sinir bozucu bir sekans izliyoruz. Megan bir korku filmi olarak lanse edildiği için sanıyoruz ki yönetmen bizi korkutarak başlamak istemiş. Kar tatili için dağa tırmanmakta olan bir araç, içinde sürekli tartışma halinde olan üç kişilik bir aile, kar lastiği olmayan arabanın sürekli yoldan çıkma çabası ve yaşattığı gerilim üstüne bir de ansızın başlayan yoğun tipi. Ailenin annesinin süper fikriyle olan oluyor, yolun ortasında duruyorlar. Ardından birkaç saniye sonra araca başka bir araç kafadan çarpıyor ve ailenin küçük kızı Cady ile birlikte gözümüzü hastanede açıyoruz. Anne ve babasını kazada kaybeden Cady’nin velayeti kanun gereği geçici olarak teyzesine veriliyor. Teyze Gemma büyük bir oyuncak şirketinde Ar-Ge ekibinin başında çalışan idealist, hırslı ve obsesif seviyede takıntılı, kuralları olan bir mühendis. Yalnız yaşıyor ve tüm hayatı, işi olan teknolojik oyuncaklar geliştirmekle geçiyor. Bir yandan şirketinin mevcut oyuncaklarını geliştirmekle uğraşan Gemma, bir yandan da patronlarından gizli, benzersiz bir oyuncağın üzerinde çalışıyor ekip arkadaşlarıyla. Bu oyuncağın kod adı “Model 3 Generative Android” yani “Model 3 Üretken Android”. Android kelimesinin tam karşılığı insan görünümlü robot demek. Bu oyuncağa ismindeki kelime oyunundan dolayı Megan demişler. Megan, ilk testinde patronun önünde infilak edince projeyi askıya almak zorunda kalıyorlar. Tabi bu arada kaza ve Cady olayı yaşanınca olaylar içinden çıkılamayacak bir hal almaya başlıyor. Teyze Gemma, hiç alışık olmadığı bir işle yani küçük bir çocukla uğraşmak hatta başa çıkmak zorunda kalıyor. Uzun süren çekişmeler sonunda Cady’nin ağzından çıkan bir laf Gemma’ya ilham oluyor ve hummalı bir çalışma sonunda askıya alınan Megan, hayata döndürülüyor. Megan’ın temel özelliği her türlü darbeye karşı dayanıklı titanyum gövdesi ve öğrenmeye son derece açık bir yapay zekaya sahip olması. Gemma’nın asıl amacı Megan’ı olabilecek maksimum seviyede anne-baba rolüne bürümek. Megan Cady ile tanıştırılıyor, onunla eşleştiriliyor ve temel görev olarak Megan’a Cady’i ne pahasına olursa olsun korumak ve kollamak görevi veriliyor. İlk başta son derece uyumlu ve başarılı bir oyuncak olan Megan, zaman içinde Cady’e karşı oluşan tehditleri aşırı ciddiye almaya başlayarak, gelişen yapay zekasının da hünerleri sayesinde bir ölüm makinası haline geliyor. Megan’ın amacı çok masum gibi görünse de zamanla çığırından çıkıyor ve çevresindeki olayların tamamını artık kendisine de tehdit olarak algılıyor ve olaylar gelişiyor.
Filmin konusu özetle bu şekilde. Şimdi gelelim Megan’ın yeteneklerine. Öncelikle film baştan aşağı klişelerle dolu, tahmin edilebilir ve haddinden fazla gönderme veya esinlenme içeriyor. Megan’ın fiziksel yapısı bize Terminator T-800’ü, tipi Annabelle’i, yapay zekasının kontrol edilemez gelişimi ve kendisinin de her şeyi kontrol edebilmesi SkyNet’i, cani bir oyuncak oluşuyla Chucky’i ve psikopat depresif halleri ise Exorcist veya Evil Dead filmlerindeki içine şeytan kaçmış insanları ve son olarak evdeki eldivenlerle kontrol edilen robot 1991 yapımı F/X2 isimli filmdeki kıyafetle uzaktan kontrol edilen palyaçoyu hatırlattı. Filmin verdiği evrensel mesajlar güzeldi, özellikle çocukların tablet veya ekran bağımlılıkları ve bunların süreye bağlanması, tuvalet ve temizlik hassasiyetinin önemi ve ev içindeki araç gereçlerin doğru kullanımı konuları ön plandaydı. Zaten az önce de bahsettiğimiz Megan’ın ana tasarım amacı olan anne-baba rolü, bu evrensel mesajların temel kaynağı. İncelememizin başında da altını çizdiğimiz gibi film kesinlikle korku değil, teknoloji tandanslı bir gerilim filmi. Aslında bazı olaylar uzatılmasaymış süre olarak kısa tutulup bir “Black Mirror” bölümü olabilirmiş. Çünkü konuda ve kurguda yenilikçi, sıradışı ve fark yaratan bir olay yok. Zaten yapımcılar da verdikleri demeçlerde “Annabelle’in Terminatör’le buluştuğu bir katil bebek filmi yapsak hoş olmaz mı? Doğa üstü bir film yerine “ters giden teknoloji” versiyonu olmasının harika olacağını düşündük” diyorlar.
Megan bir oyuncak olarak tasarlanıp üretilen 100cm boylarında 20-25 kilo ağırlığında titanyum iskeletli dayanıklı ve hafif bir bebek. Sahip olduğu en önemli özellik tabii ki öğrenebilir zekâsı yani yapay zekâsı lakin bizim bebek öyle bir şeye dönüşüyor ki sanki 2 metre boyunda 100 kilo ağırlığında bir ölüm makinası gibi davranıyor ve tabii ki bu durum filmi tüm gerçekliğinden koparıyor. İncecik kolları ve bacakları olan 100 cm boyundaki bir bebeğin kocaman insanları tutup tabiri caizse duvardan duvara fırlatması oldukça komik olmuş. Dahası bu bebeğin araba kaçırması başka bir detay, nasıl oturdu da koltuğa pedallara ve direksiyona yetişti akıl alır gibi değil. Yapay zekasına gelince, günümüzdeki hiçbir teknolojinin müsaade etmeyeceği hatta beceremeyeceği işler yapıyor. Filmin yapımcıları net bir şekilde bütün siber güvenlik protokollerini ve bilgi teknolojileri terminolojilerini yok saymışlar. Ne kadar zeki olursa olsun bir yapay zekâ ürününün kendini bulut ortamına kopyalayarak cep telefonundan akıllı ev sistemlerine, sunuculardan elektrik sistemlerine kadar kontrol edebilmesi belki tekil hedefleri düşündüğümüz zaman mümkün ancak hepsini birden yapabilmesi ne yazık ki imkânsız. Filmin son sekansında bize gösterilen bir “akıllı ev sistemi kontrol ünitesi” anında biz anlıyoruz ki Megan ölmemiş kendisini sistemin içine kopyalamış. Teknolojiden anlayan insanlar şunu sormadan edemiyorlar; Megan’ın yapay zekasını çalıştıran kod ve işletim sistemi basit bir ev kontrol ünitesinin içine nasıl kopyalanır da çalışır. Yapımcılar filmin içerdiği mesajlar haricinde çok da ciddiyetle ele alınması gereken bir yapım olmadığının farkında olduklarını beyan ediyorlar. Bu söylem bizim ele aldığımız ve eleştirdiğimiz şeyleri bir bakıma halı altına süpürüp atıyor çünkü film tasarlanırken bahsettiğimiz bu detayların üzerinde pek durulmamış. Asıl verilmek istenen mesaj; “modern dünyada teknoloji ile ebeveynlik arasındaki etkileşime vurgu yapmak.” Bu filmle birlikte yapımcıların aklına modern bir ahlak hikayesi yapma fırsatı gelmiş. Akıllı telefonların ve tabletlerin yaygınlaşmasıyla hepimizin yaşadığı sorunları gözler önüne sermek istemişler ve de bunu aslında çok da güzel başarmışlar, tabii ki az önce bahsettiğimiz teknolojik kuralları biraz hiçe sayarak. Bizi rahatsız eden bir diğer konu da böylesine güçlü bir yapay zekâ yazılımının genç bir mühendis tarafından üretilmiş olması. Ne yazık ki Megan gibi robotik bir oyuncak ve onun bu denli sınırları zorlayan yapay zekasının tek bir insan tarafından üretilmesi imkânsız. Günümüzde bu tür teknolojilerle uğraşan Google, Boston Dynamics gibi şirketler var ve bu şirketlerde yüzlerce mühendis Megan’ın onda birini yapabilecek yazılımları ancak üretebiliyorlar.
Toparlamak gerekirse, başta da belirttiğimiz gibi film çokça klişe, esinlenme ve geçmiş filmlerle benzerlikler içeriyor, yapımcılar da bunu açık sözlü bir şekilde kabul ediyorlar. Mesela filmdeki gerilim sahneleri için “Habis” isimli korku filminden etkilendiklerini ifade ediyorlar. Teknolojik filmlerde genelde tercih edilen CGI teknolojilerine bu filmde pek başvurulmamış. Megan’ın içinde gerçek bir çocuk var, esprili bir ifadeyle Megan modifiye edilmiş gerçek bir insan. Amie Donald isimli 14 yaşında genç oyuncunun performansı oldukça başarılı. Özellikle o sıkıcı kıyafet ve yüzünü tamamen kaplayan maske ile göz ardı edilemeyecek bir performans sergilemiş.
Yer yer sıkıldığımız, yer yer gerildiğimiz yer yer de kendimizden bir şeyler bulduğumuz Megan ile ilgili söylemek istediklerimiz bu kadar. Başka bir film incelemesinde görüşmek üzere, BiDünyaFilm’de kalın.