Scream VI (2023) – Çığlık 6 ve tüm serinin detaylı inceleme dosyası
Korku filmlerinin alt türlerinden biri olan “Slasher” kültürünün en popüler örneklerinden Scream, Türkçe adıyla Çığlık’ın 6. bölümü “Scream 6”, Türkçe adıyla “Çığlık 6” gösterime girdi. Öncelikle kavramsal bir Türkçe karşılığı tam olarak bulunmayan “Slasher” kültürünü kısaca tanımlayalım. Slasher kelimesinin tam Türkçe karşılığı “hızar” demek ve buradan yola çıkarak filmlerde insanları doğrayan bir katilin varlığından söz etmek yanlış olmaz. Katilimiz öncelikle psikopat olmalı ve genellikle bıçak tarzı keskin bir delici veya parçalayıcıyla kurbanlarını öldürmelidir. Psikopat katilimizin bir de onu suç işlemeye motive edecek bir takıntısı olmalıdır. Bu takıntı onu terk eden sarışın eski sevgilisine benzeyen bütün kadınlardan intikam almak veya ideolojik olarak yozlaşmış, dinsel suçlar işleyen kişilere ders vermek olabilir. Bazen de kendince iyi bir şey yapmak da motivasyon kaynağı olabilir, mesela çocuk tecavüzcülerini öldürmek bunun için gayet yeterlidir. Katilimizin her zaman anlamlı motivasyonları olmasına gerek yok bazen sırf para için bile bu işi yapabilir ama anlamlı bir film konusu için sadece para yeterli bir motivasyon değildir. Slasher katilleri, yakalanmadıkları sürece seri katil olarak da tanımlanabilir. Bu tarzın beyaz perdedeki tarihi, sinemanın ilk yıllarına kadar dayansa da 1960 yapımı Alfred Hitchcock imzalı “Psycho”, 1974 yapımı Tobe Hooper imzalı “Teksas Katliamı”, 1978 yapımı John Carpenter imzalı “Halloween” ve 1984 yapımı Wes Craven imzalı “Elm Sokağı Kâbusu” bu türün akla ilk gelen baş yapıtlarındandır. Bugünkü konumuz olan “Çığlık” serisi de yine bu tarzın son dönemdeki en önemli örneklerinden biridir.
Çığlık serisi 2023 yılında gösterime giren devam filmiyle birlikte şimdilik toplam 6 bölümden oluşuyor. Ayrıca, 2015 ila 2019 yılları arasında 3 sezon ve 29 bölümden oluşan ve seriyi temel alarak çekilen bir dizi ve birkaç oyun da serinin bir parçası olarak hayranlarına servis edildi. 6 bölümlük film serisini 2 farklı parçaya ayırmamız gerekiyor. İlk 4 bölüm 30 Ağustos 2015 tarihinde 76 yaşındayken aramızdan ayrılan ve serinin fikir babası olan Wes Craven tarafından çekildi. Serinin dördüncü filmi olan “Çığlık 4” Craven’in dünyada bıraktığı son eseri olarak da tarih sayfalarında yerini aldı. Craven ölmeden önce serinin 5. ve 6. filmlerinin geleceğini yeni fikirlerinin olduğunu yapımcılarıyla paylaşmıştı hatta sözleşme bile imzalamıştı ancak ömrü seriyi devam ettirmek için vefa etmedi. Craven’in ölümünün ardından seri ile ilgili yaşanan gelgitler işleri oldukça geciktirdi bir de üzerine ana yapım firması Weinstein’in hepimizin bildiği malum sebeplerle iflas etmesi sonrasında tam kontak kapatacakken Spyglass imdada yetişti ve filmin haklarını satın aldı. Yeni film, Craven’li son Çığlık’ın üzerinden 11 sene geçtikten sonra yeniden “Çığlık” ismiyle yönetmenler Matt Bettinelli-Olpin ve Tyler Gillett tarafından çekildi ve 2022 yılının başlarında vizyona girdi. Serinin başından geçenler kısaca bu şekilde, şimdi ilk 4 bölümde neler olmuştu ve ardından ikinci devrin ilk filmi olan beşinci filmde seri ne yöne doğru evrildi, kısaca bir göz atalım.
Çığlık serisinin alamet-i farikası tüm dünyanın çok yakından tanıdığı İngilizcesi “Ghost Face”, Türkçesi “Hayalet Yüz” olan, hayalet suratına benzer bir maske takan bir seri katili temel alıyor. Filmlerin tamamında hayalet yüzlü katilimiz sadece bir bıçak yardımıyla sebepleri birbiriyle bağlantılı cinayetler işliyor. Çığlık filmlerini diğer korku filmlerinden ayıran en önemli özelliği, geçmiş korku film klişeleri ve gerçekleriyle dalga geçmesi ve dalga geçerken benzer klişelerle ilerlemesi. Tüm bunlarla birlikte filmlerin içinde gerçekleşen olayları konu alan “Bıçak” isimli bir film de Çığlık serisinin en önemli yönlerinden. Çünkü Çığlık’ı izlerken bir nevi film içinde film izliyoruz. Bıçak da benzer şekilde klişelerle dolu başka bir film serisi olarak paralelde ilerlemeye devam ediyor. Çığlık, 90’lar Amerika’sının Kaliforniya’sında “Woodsboro” isimli kurgusal bir kasabada geçiyor. Şehrin lisesinde okuyan çok sıkı bir arkadaş grubu, grubun gençlerinden birinin çalıştığı bir video kaset kiralama dükkânı ve ailelerinin etrafında dönüyor olaylar.
Woodsboro gençliği topluca korku filmleri hayranı ve geçmiş yıllarda yayınlanan korku filmlerinin birçoğunu neredeyse ezbere biliyorlar. Bu yüzden korku klişelerine son derece hakimler ve kendi aralarında korku filmlerinin felsefesini derinlemesine tartıştıkları seanslar bile oluyor. Her korku filminde olduğu gibi Çığlık da bu klişelerden biriyle yani kanlı bir vahşet sekansıyla açılıyor ve Woodsboro lisesinden iki gencin, iki genç sevgilinin ölümüne şahitlik ediyoruz. Bu olaydan bir sene sonra “Neve Campbell” tarafından canlandırılan ve serinin 5 bölümünde rol alan “Sidney” karakterinin almaya başladığı tehdit telefonlarıyla terörize edilmesine şahit oluyoruz. Serinin ilk dört filminin konularının tamamı Sidney karakterinin çevresinde dönüyor. Her ne kadar Sidney karakteri beşinci filmde de yer alsa hatta altıncı filmde adı geçse bile yeni nesil Çığlık filmleri yani beşinci filmden itibaren olaylar başka bir karakter üzerinden ilerliyor, buna birazdan değineceğiz. Sidney, annesi bir sene önce öldürülen, henüz depresyondan tam olarak çıkamamış, babasıyla yaşayan ve “Skeet Ulrich” tarafından canlandırılan Billy isimli bir sevgilisi olan lise öğrencisi genç bir kız. Annesinin ölüm yıldönümünde tüm korku klişelerini içinde barındıran kanlı cinayetler işlenmeye başlıyor ve cinayetlerin faili hayalet maskesi takmış, çok hızlı hareket eden ve aynı anda birden fazla yerde olabilmeyi başaran, biraz şapşal ve biraz da sakar bir seri katil. Aslında katilimiz her ne kadar acımasızca vahşi cinayetler işliyor olsa da tüm seri boyunca aşırı derecede karikatürize edilmiş olarak çıkıyor karşımıza. Bir yandan filmin gerilimiyle yerimize yapışırken bir yandan da hayalet maskeli katilin şapşallıklarıyla sırıtıyoruz zaman zaman. Defalarca tekrar ettiğimiz korku filmi klişelerinin hakkını dalga geçercesine veriyor film.
Aniden açılan kapı veya kapakların arkasından çıkmasını bekliyoruz hayaletin, bazen kapı çalınca bir anda karşımızda bekliyoruz onu bazen de telefon çalınca “işte o arıyor” diyoruz ama klişe ya işte, hiç beklemediğimiz bir anda çıkıp karnımıza saplayıveriyor kocaman bıçağını. Çığlık cinayetlerinin her ne kadar altında yatan sebepler gerçek olsa da günün sonunda katillerin asıl motivasyonu ilk filmde başlayan cinayet serilerini konu alan Bıçak filmini devam ettirmek. Çünkü Bıçak öyle bir fenomen haline geliyor ki önü alınamaz bir hayran kitlesine ulaşıyor. Bir sonraki katil hep “şov devam etmeli” kafasıyla cinayet işlemeye devam ediyor. Filmin senaryosu içinde daha doğrusu karakterlerin kendi konuşmalarında da bunu görüyoruz. Hayat tam normale dönmüşken gündeme düşen bir hayalet maskeli katil haberiyle sarsılan gençler olayı hemen kavrayıp “katil filmi devam ettiriyor” diyerek pozisyon alıyorlar çünkü biliyorlar ki birazdan ortalık karışacak.
İlk film Sidney’in annesinin ölmesi akabinde yaşanan olaylar, hayalet maskeli katilin ortaya çıkması, olayların gelişmesi ve çözülmesini konu alıyor demiştik. Artık üzerinden yıllar geçtiği için söylemekte sakınca görmüyoruz keza sürpriz bozan bir durum kalmadı. Seriyi başlatan, hayalet maskeli katili meşhur eden ilk katilimiz, Sidney’in yakışıklı sevgilisi Billy. Billy tek başında değil, ona yardım eden bir de yancısı var; “Matthew Lillard” tarafından canlandırılan, tam bir korku filmi manyağı ve klişelerine takıntılı biraz da yarım akıllı arkadaşı “Stuart”. Billy, Stuart ile birlikte korku filmlerinden esinlenerek işliyorlar cinayetlerini ancak Billy’nin asıl motivasyonu sevgilisi Sidney’in annesi. Çünkü Sidney’in annesi geçmişi pek temiz olmayan ve adı kötüye çıkmış hafif meşrep bir kadın. Sonradan öğreniyoruz ki Sid’in annesinin Bill’in babasıyla ilişkisi var ve bu yüzden Bill’in annesi onları terk ediyor. Billy de bunun intikamını almak için önce anneyi öldürüyor, annenin ölümünden tam bir sene sonra da Sid’i öldürme planı yapıyor. Yancı Stuart ise bir korku filmini yaşıyor olmanın dayanılmaz zevkini tatmak için Bill’e yardım ediyor.
Serinin Craven tarafından yönetilen kalan üç bölümü de aynı tandansta devam ediyor. Her yeni bölümde yeni bir veya birden fazla hayalet maskeli katil, önceki konuyu devam ettiriyor ve hep bir devam filmi motivasyonuyla işliyorlar cinayetleri. Özetle toparlamak gerekirse, Wes Craven tarafından yönetilen ilk 4 film, Sidney’in annesinin öldürülmesiyle başlayan olayların devamını konu alarak ilerliyor. İlk maskeli katilimiz Billy’nin mirasını devam ettirmek isteyen bir veya birden fazla maskeli katille dördüncü filme kadar geliyoruz. Konumuzun başında da bahsettiğimiz gibi Craven’in ölümünden sonra seriye uzun bir süre ara veriliyor. 2022 yılına geldiğimizde yepyeni bir Çığlık karşımıza çıkıyor. Atmosfer Artık 90’lar havasından çıkmış, yeni karakterler eklenmiş, olayların merkezi ve yönü değişmiş. Son gösterime giren Çığlık 6, aslında serinin tamamının devamı olsa da konu olarak 2022 yılında gösterilen beşinci filmin konusu üzerinden ilerliyor.
Şimdi 6. filme hazırlık olması açısından bir önceki filme dönmek istiyoruz. Her ne kadar 2022 yapımı Çığlık’ın artık sürpriz bozan bir tarafı kalmasa da biz uyarımızı yapalım, birazdan anlatacaklarımız bir miktar spoiler içerebilir. İlk 4 filmde olaylar Sidney karakteri etrafında dönüyor diye bahsetmiştik, beşinci filme geldiğimiz zaman olayların ortasındaki isim değişiyor. Olay örgüsü “Melissa Barrera” tarafından canlandırılan Sam Carpenter ve dolayısıyla “Jenna Ortega” tarafından canlandırılan küçük kız kardeş Tara Carpenter üzerinden ilerlemeye başlıyor. Filmin konusu özetle şöyle; Sam 13. doğum gününde öğrenmemesi gereken bir gerçekle yüzleşerek babasının dolaylı yoldan evi terk etmesine sebep olur. 18 yaşına geldiğinde de annesiyle yaşadığı gerginliğe dayanamayarak O da evi terk edererek Modesto’ya yerleşir. Modesto’da Richie ile tanışır, sevgili olurlar ve kendi halinde bir hayat yaşarlar, ta ki bir gün Woodsboro şerifinin oğlu Wes tarafından aranıncaya kadar. Wes telefonda Sam’e acil olarak Woodsboro’ya gelmesi gerektiğini, kardeşi Tara’nın saldırıya uğradığını ve maskeli katilin geri döndüğünü söyler. Her ne kadar Sam Richie’ye gelme dese de birlikte Woodsboro’ya giderler ve kovalamaca başlar. Yine filmin kendi akışına göre klişelerle dolu sekanslar, bol kanlı cinayetler ve saçma sapan olaylar olur nihayetinde günün sonunda bir sürü insan öldükten sonra hayalet maskeli katilin maskesi düşer. İzleyenlerin hatırlayacağı gibi bu filmde 2 tane katil vardır ve ana motivasyonları Bıçak filmini devam ettirmektir. Hayalet maskeli katillerin direk Sam’in peşine düşmelerinin ardındaki bir diğer motivasyon ise Sam’in 13 yaşında öğrendiği gerçektir; Sam, ilk katil olan ilk hayalet maskelinin yani Billy Loomis’in kızıdır.
Serinin 6. filmine geldiğimizde yine klasik klişeyle yani kanlı bir cinayet sahnesiyle başlıyoruz. Sam ve Tara her şeyi geride bırakmak ve taze bir başlangıç yapmak için Woodsboro’dan ayrılmışlar ve New York’a taşınmışlar, orada üniversite hayatlarına devam etmektedirler. Onlarla birlikte bir önceki olaydan sağ kurtulan ikizler Mind ve Chad da gelmiş, yeni birkaç arkadaşları ile birlikte aynı evi paylaşmaktadırlar. Filmin açılış sekansındaki cinayet olayı haberlere düşünce hep birlikte anlarlar ki yeni bir hayalet maskeli yine peşlerine düşmüştür. Woodsboro’dan gelen bu dört genç kendilerine “çekirdek dörtlü” ismini takarlar ve bol kanlı kovalamaca yeniden başlar. Filmin bu bölümünde 4. bölümde izlediğimiz ve cinayetten kurtulan sürpriz bir isim yardımlarına koşacaktır.
Bu isim “Hayden Panettiere” tarafından canlandırılan Kirby Reed’dir. Kirby, geçen zaman içinde başından geçenlerden ciddi anlamda etkilenmiş ve bir daha benzer olaylar yaşanmasın veya en azından yaşanırsa gereğini yapabilmek için FBI ajanı olmuştur. Serinin tamamında rol alan tek isim olan haberci Gale Weathers yani “Courteney Cox” da olayı çözmek üzere ekibe dahil olur. Serinin hayranlarının gözleri “Neve Campbell” tarafından canlandırılan Sidney karakterini arıyor ancak bu filmde geçmiş 5 bölümde yer alan Sidney karakterini göremiyoruz. En azından Gale’den öğrendiğimiz kadarıyla hayattadır, iyidir ve çocuklarıyla ilgilenmektedir.
Yeri gelmişken tüm serinin kadrosuna da bir göz atmak gerekiyor. Başta belirttiğimiz gibi ilk dört film Wes Craven tarafından son iki film ise Tyler Gillett ve Matt Bettinelli-Olpin ikilisi tarafından yönetiliyor. Serinin tamamında rol alan tek isim ise Courteney Cox. İlk beş filmde rol alan David Arquette’in karakteri bir önceki filmde rahmetli olduğu için direk göremiyoruz ancak aynı Billy Loomis gibi zaman zaman canlandırma sahnelerinde ikiliyi hatırlıyoruz. Son olarak hayalet maskeli katilin orijinal sesi olan ve yüzünü hiç göremediğimiz Roger Labon Jackson da yine sesiyle seriye renk katmaya devam ediyor. 6. filmin finalinde neler oluyor, hayalet maskeli katil kim veya kimlermiş, kimler öldü kimler hayatta kaldı bahsetmeyeceğiz çünkü hayranların çok iyi bildiği gibi Çığlık’ın en önemli olaylarından biri de düğümlerin son sekansta bir solukta çözülüyor olması. Bol sürprizli, bol kanlı ve bizce bol eğlenceli güzel bir film olmuş hatta bir devam filmi olarak serinin hakkını vermiş demek kesinlikle yanlış olmaz.
Woodsboro gibi küçük bir kasabadan bir metropol olan New York’a taşınan hikâye bize yeni heyecanlar da yaşatıyor. Çılgın kalabalıkların suçluları ne kadar başarılı bir şekilde saklayabildiğini görüyor ve her an karşımıza bir katilin çıkabileceği karanlık sokaklardan ürkerek banliyölerin sessiz tehdidiyle yüzleşiyoruz. Çığlık 6, bir yandan serinin önceki filmleriyle güçlü bağlar kurarken bir yandan da korku çizgisini başka bir seviyeye çıkarıyor. Mesela fragmanlarda da gördüğümüz “hayalet maskeli katil müzesi” detayı son derece başarılıydı. Hem filmin karakterlerini hem de biz hayranları bu müze ile bir nevi zaman yolculuğuna çıkarıyorlar. Bu müzede geçmiş katillerin hepsinin kıyafetlerini, bıçaklarını, ölümlerine sebep olan objeleri, haberleri ve görselleri gibi birçok sürprizle karşılaşıyoruz.
Çığlık serisi dünya korku sineması tarihine her anlamda adını altın harflerle yazdırmış yüzbinlerce hayranı olan, bir sürü hayran yapımı videoları çekilen bir yapım. Önceki korku filmleri klişelerini günümüze taşıması, kendine has atmosferi, film içinde film devamlılığı ve yaratıcı cinayetleriyle alanında tartışmasız bir baş yapıt. Çığlık ile ilgili konuşmak istedikten sonra saatlerce sohbete malzeme olabilecek konu çıkar şüphesiz ancak bizim şimdilik söylemek istediklerimiz bu kadar. İnternette dolaşan dedikodulara göre Çığlık yedi için hazırlıklar başlamış ve Neve Campbell’in dönmesi bile söz konusu olabilirmiş. Tüm hayranlar gibi biz de serinin devam etmesini istiyor ve gelecek potansiyel filmleri merakla bekliyoruz. O zamana kadar sinemayla kalın, BiDünyaFilm’den ayrılmayın.