Los renglones torcidos de Dios (2022) / Çarpık Çizgiler / God’s Crooked Lines – İnceleme

Bir akıl hastanesinde meydana gelen ölüm vakasını araştırmak için hastaneye sızan özel dedektif Alice (Bárbara Lennie) intihar gibi görünen olayın aslında bir cinayet olduğuna inanmaktadır ve bununla ilgili ciddi delilleri vardır. Aslında olayı televizyondan öğrenen Alice sonradan ölü bulunan çocuğun babasıyla, Dr. Donadio (Lluís Soler) ile tanışır ve onun talebi üzerine yardım etmeye karar verir. Olayı çözmenin en düzgün yolu ise olayın yaşandığı akıl hastanesine kurmaca bir hikayeyle sızmak ve akıl hastası rolü yaparak olayı araştırmaktır. Zamanla içerideki doktor, personel ve hastalarla yakınlık uran Alice olayı çözmeye çalışırken kendini birden fazla karmaşanın içinde bulur ve olaylar gelişir.

Film 2022 yapımı ve İspanyol yazar Torcuato Luca de Tena Brunet’in aynı isimli kitabından uyarlama. Roman 1979 yılında yayınlanmış. Film 2010 Martin Scorsese yapımı “Zindan Adası” ile benzerlikler taşıyor. Zindan Adası da bir roman uyarlaması. Roman Amerika’lı yazar Dennis Lehane’a ait ve 2003 yılında yayınlanmış. İki romanın da olay örgüsü son derece benzerlikler içeriyor. Zindan Adası 1940’larda geçerken Tena Brunet’in romanı 1970’ler İspanya’sında geçiyor. Her iki romanda da bir gizemi çözmek için akıl hastanesine giren ve akıl hastası gibi davranan birer dedektifin hikayesini konu alıyor. Her iki hikâyede de olay örgüsünü karmaşaya sürükleyen birer doktor var ve iki hikâyenin de sonu okuyucuyu/izleyiciyi son derece şüpheye düşürecek şekilde bağlanıyor ve daha bir sürü benzerliklerin varlığından söz edebiliriz. Filmin İngilizce adı “God’s Crooked Lines”, Türkçe adı ise Çarpık Çizgiler… Bu isimler filmin bir sahnesinde akıl hastanesinin müdürünün sözlerinden alıntılanmış. Özetle müdür, akıl hastalarının tanrının çizdiği eğri çizgiler olduğunu söyler. Aslında dünya, insanlar, doğa ve geri kalan her şey tanrının bir resmi veya sanatı gibidir, akıl hastaları gibi bozukluklar ise bu sanat içindeki eğri çizgilerdir. Kim bilir belki tanrının bu insanlar için başka bir planı vardır.

Günün sonunda hikâye bizleri önce sağa, sonra sola, sonra tekrar sağa olmadı bir daha sola yatırıp duruyor. Olay örgüsünün içine yerleştirilmiş küçük sürpriz ve ip uçları da biraz kafa açmak isteyenler için oldukça ideal.

Filmin yönetmeni ve senaristi Badla, The Invisible Witness, The Invisible Guest, The Body gibi birçok popüler İspanyol filminde imzası bulunan Oriol Paulo. Hikayesi, oyunculukları ve müzikleriyle son derece güzel bir yapım olmuş. Ben özellikle müziklerini (Fernando Velázquez) son derece beğendim.

Bir yanıt yazın